Türkce ingilizceden daha zor, anne!
Kücük kizim sarkici olmak istiyor. Tahmin etmeliydik bakislari geziyor esim ve benim aramda. Cünkü bebekliginden bu yana müzik tutkunu. Emekleme zamaninda daha, halinin üzerinde otururken kilise canlarina kalca kivirmayla eslik etmemis miydi?
Sarkiciliga bir itirazim yok, ta ki bu haftaya kadar. Artik sanatci ruhuyla analiz etmeye baslayan kizim, babasina beni ve dilimi cekistiriyor.
Aksam yemegi sonrasi, cocuklari yataga gönderme telasi henüz daha baslamamis, herkes koltukta kendine yer bulmus ve ruhunu dinlendiren bir ugrasi bulmusken pek zamani degildi diye düsündüm. Ama yapacak birsey yok. Söyle ki:
Kizim: "Pappi, ben sadece ingilizce ve almanca sarki söylemek istiyorum."
(Benim kas kalkti bile!!!)
Papi: "Ya dogru, tüm dünyada ünlü sarkilar genelde ingilizce."
(Diger kasima engel olamadim, kitabimin üzerinden onlari seyrediyorum.)
-"Ama almanca da söyleyebilirim, cok güzel cikiyor ses."
-"Himm"
(Bence hic himm degil. Nasil girsem aralarina, ne desem acaba?)
-Anne, biliyor musun türkce ingilizceden daha zor!
(Buradan buyurun.)
Ben: "Himm, türkceyi zor buluyorsun öyle mi?"
K-"Evet, sarkida daha da zor. Yani bak simdi (bagirarak) Come on baby!!! diyebilirsin, türkce Gel buraya!!!, ga gu oluyor.
(Bir sonraki diyalog meragi esime gecti bu arada.)
B: "Benim ana dilim türkce ama biliyorsun, kusura bakma canim (pek pedagojik olmadi ama söylemis bulundum artik) Benden dolayi türkce ögreniyorsun, öyle degil mi?"
K: (Kollarini yana acarak) Yapacak birsey yok, öyle olmus artik.
Soke olmus Kiz anasi
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen